4 Mart 2013 Pazartesi

los lunes al sol

Hiç susmasın diye tam sonuna gelince başa sarıyorum. "Bir süre yere paralel gittikten sonra" son buluyor kendiliğinden:


12 Şubat 2013 Salı

Sebebimizsin Selva Teyze!

Güzelliğiyle muhitin tüm beyzadelerini peşinden koşturan Selva teyzem, lâtif şakalarıyla köşk eşrafının da gözbebeği konumundaydı. Şürekalarıyla çıktığı pazar pikniklerinde şanson terennüm eder, civarda bulunan dişi bülbülleri dahi kıskandırırdı. Tahsilini Paris'te yaparken, bir sonbahar öğleden sonrası yapraklarını dökerken ıhlamur ağaçları katedralin önünde, eski Türk filmlerinde köyden gelip, konağın entelektüel ve şımarık kızına aşık olan Ferdi Tayfur gibi bir adam düşledi. Hikâye bu ya, düşleri gerçek oldu. İstanbûl'a döndüğü o akşam bir kamyon şöförüyle tanıştı. Hemencecik aşık oldu. Lâlâsının itirazlarına aldırmadan, onu müteessif bir hâlde bırakarak sabaha karşı kaçtı şöför Ferdi ile.



Bir ay içinde solmuş bir gül gibi dört duvar arasında buldu kendini zavallı kadın. Şöför Ferdi, uzun yolculuklara çıkıyor, bazan haftalarca gelmiyordu. İşte bugün tüm ailemizin başına kara bulut gibi çöken alışkanlığı o gün edindi. Sigaraya başladı Selva teyzem! Annem bazan Paşa Dede'sinden bihaber (Paşa Dede, Selva teyzemi "silmişti". Şöyle söylemişti kaçtığını öğrenince: "Bir daha bu eve adımı atmayacak! Sildim onu...Hiç kimse görüşmeyecek onunla, konu kapanmıştır!") Anadolu'nun ücra bir kasabasında yaşayan Selva teyzemi ziyarete giderdi. Bu ziyaretler esnasında iki kız kardeş kederlenirdi. Böylece annem de sigaraya başladı.



Az önce balkonda ben, annem ve kardeşim sigara içiyorduk. Selva teyzemin sigaradan kararmış dişlerini konuşup gülüştük. Duman boğazıma kaçtı, öksürdüm. "Çok yaşa" dedi kardeşim, "hapşırmadım ki öküz!" dedim ve ekledim: "Hep beraber."
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...